DRAKULA EFSANESİ

KONT DRAKULA - Vlad Tepeş kimdir ?





Tarihe göz attığımızda görürüz ki, Vlad Tepeş Drakula, XV. yüzyılda yaşamış ve Türk ordusuna karşı savaşmış gerçek bir Romanya kralıdır. Günümüzde Vlad Tepeş Drakula, Romanya tarihinde kahraman olarak anılır. Tesadüfi değildir ki, Romanya ordusu onun şerefine modern bir hücum helikopterine “AHO1-RO Drakula” adını vermiştir. Kahraman olması bir yana, o, bir katildi. Canavar ruhlu olan bu adamın en sevimli yok etme usulüyse kurbanını kazığa geçirerek öldürmekti.














Onun sarayı, Romanya'da Wallachia bölgesinde, yani ünlü Transilvanya'da Arges ırmağı sahillerinde yerleşmiştir. 1456'te Vlad Tepeş, buraya hakimdi. Onun sarayı, kayalar üzerinde erişilmez bir yerde olduğundan, stratejik bakımdan çok elverişliydi. O vakitler Wallachia'da iki sınıf vardı: köleler ve boyarlar. Vlad Tepeşin amacı, boyarları korumak idi. Bu dönemde Osmanlıların hücumları, nefes almağa imkan vermiyordu. Osmanlı tahtınaysa Fatih Sultan Mehmet oturmuştu. Bizans'ı mahveden genç sultanın gözü, şimdi Balkan topraklarındaydı. O, boyarların silahlanmasına ve ordu kurmalarına hiçbir imkan vermiyordu. Vlad Tepeş ise, Türklere karşı gizli şekilde teşkilatlanıyordu. Nihayet, o, 1457'te bir hücum hazırladı ve geceyarısı Osmanlıların tarafını saklayan boyarların saraylarını tek tek ele geçirerek onları aileleri ile birlikte esir etti. Vahşet ve barbarlık, bu gecede başladı. Öyle ki, o, esirleri aylarca yürüterek tek tek öldürttü. İnanılmaz işkenceler yapıyordu. Esirlerden bazılarını uçurumlardan atıyor, bazılarının diri diri derilerini yüzüyor, bir kısmını öldürtüyor, bir kısmınıysa buzlu sularda boğduruyordu. Bu haber, Türk fatihine ulaştıktan sonra Osmanlı ordusu, bölgeye dahil oldu. Vlad Tepeş, önce bir çok dövüşü kazandı ve esir götürdüğü Türkleri trajik şekilde katletti. Çoğunun sarığını başına çivileyerek kazığa oturttu. Anlatılanlara göre Vlad Tepeş, o vakit 20 bin türkü kazığa geçirmek üsuluyle öldürtüp cesetlerini kazığa geçirilmiş halde yanyana sıralatarak düzdürtmüşdü. O, tam manasıyla, azgınlaşmıştı. Yağ kazanları kaynatıyor, insanları diri diri içlerine attırıyordu. Kestiği başlardan gülleler yığını oluşturup karşısında oturarak şarap içirdi. Böyle vahşice katliam merasimlerini günlerce davam ettirdi. Vlad Tepeş, öldürttüğü insanları pişirip doğramaktan da zevk alırmış. O, yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çöreğe batırıp yiyormuş. Bütün bu anlatılanlar, 1463'te dürüst olarak hazırlanmış “The story of a Bloodthirsty Madman called Dracula of Wallachia” belgesinde yerini bulmuştur. Görüldüğü gibi, Vlad Tepeş Drakula'nın gerçekten insan kanı içmekten zevk alması, tarihi belgelerle de doğrulanır. Fakat tüm bunlar, onun bir vampir olduğunu kanıtlamıyor. Çünkü insan kanına olan meylinden başka, vampirlere has olan hiçbir işareti onda gören olmamıştır. Yaptığı vahşilikler, onun sadece inanılmaz derecede gaddar biri olduğunu kanıtlar. Böyle kan içen gaddarlaraysa tarihin her döneminde rastlamamız mümkündür.






Fox televizyon kanalında canlı yayınlanan, yapımcısı Tim White, davet edilen konakları ise Rosemary Ellen Guiley ile birlikte, Vincent Hillyer, Stephen Martin ve Vlad olan televizyon programında ünlü vampir araştırmacısı Rosemary Ellen Guiley, Vlad Tepeş'le ilgili fikirlerini şöyle ifade eder: “Vlad Tepeş, vampir değil; gerçek bir insandı. XV. yüzyılda yaşamış gaddar bir yöneticiydi. Broum Stouker, onu “Count Dracula”sına model gibi seçmişti. Burada yalnız birkaç benzerlikleri vardı ki, o da onun kan içmesiydi... Bu ise, ona vampir demeye olanak vermiyor”.






Osmanlı ordusu, Tepeş'i sarayındae köşeye sıkıştırdı. Fakat sarayı ele geçirmek, çok çetin bir işti. Beş güllesi olan sarayın stratejik durumu ve dik kayalar, Türklerin top ateşine ciddi bir engel teşkil ediyordu. Bu vakit, Türkler devamlı olarak çapraz ateş altında kaldılar. Bir rivayete göre saraydan uzak mesafeli yerlere çıkışı olan gizli geçitler vardı. Osmanlı askerleri, savaşırken Tepeş'in saraydan kaçtığı konusunda haberler yayıldı. Türk ordusu, Tepeş'in gerçekten sarayda olmadığından emin olduktan sonra geri çekildiler. Fakat savaş, hâlâ bitmemişti. Düzenli şekilde Türklerle savaş aparan Tepeş, 1462'te yine köşeye sıkıştırılarak geri çekildiği Poenari'de etrafı sarıldı. Karısı, nehre atlayarak intihar etti. Ancak Tepeş, buradan da kaçabildi. Anlatılanlara göre, kısa bir müddet sonra Türklere yenilmiş, daha sonra öldürülmüş ve başı kesilerek İstanbul'a getirilmiş; bedeni ise kayalardan aşağı atılmış, cesedinin parçalarını toplayan rahipler, onu Snakov'da bir manastırın gizli mahzeninde saklamışlar. İlginç olan şey şudur ki, 1931'te manastırda açılan bu mezar, boş çıkmıştır.






Vlad Tepeş'in sarayına gelince, bu saray, Türkler tarafından Tepeş'ten intikam almak için yıkılmıştır. Sarayın kalıntıları, 1940'te meydana gelen depremle tamamen mahvolmuştu. Şunu da belirtelim ki, 1960'lı yıllara gelindiğinde, sarayın yeri bilinmiyordu. Onun yerini Raymond T. McNally ve Radu F. Florescu bulmuştur. Daha sonra saray tamir edilmiş, Romanya için çok önemli gelir kaynağı olmuştur.








Tarihten malum olduğu gibi Vlad Tepeş'in sarayının yerini bulan Radu F. Florescu, elde ettiği belgelerle Tepeş'in kurbanlarının kanını içmesini ve ölümsüz olmayı istemesini yazılı olarak açıklamıştır.

İzleyiciler