15 Mayıs 2010 Cumartesi

THE VAMPIRE DIARIES

Tanrımmmm süper bir dizi olmuş.İlk bölümlerinde kitaplarını da okumuş biri olarak beğenmediysem de daha sonra öyle bir sardı ki...Diziport'tan tüm bölümlerini ağzımın suları akaraktan izledim. Dizide Damon Salvatore karakterini canlandıran muhteşem ötesi yaratık Ian Somerhalder bu yaşımda bana resimlerini duvara asma isteği uyandırdı. Damon'un tüm sahnelerinde neredeyse nefesimi tutarak izledim. Kendisi için Adonis , Elf gibi tanımlamalar yapılmış ki kesinlikle doğru bence. Umarım o da genç kızlık aşkım Ricky Martin gibi gay çıkmaz çok üzülürüm valla bu sefer.




 Neyse diziye dönecek olursam dizinin konusu kısaca 1800 lü yıllardan beri yaşayan 2 vampir kardeşin ve Elena isimli kızın başından geçenler.Stefan iyi huylu insan kanı içmeyen efendi vampir,Damon ise insan kanı içen,öldüren,fırlama,seksi,komik karakter. Bu kardeşleri dönüştüren ve o zamanlar ikisinin de aşık olup uğruna vampir oldukları vampirella Kathrine , Elena nın tıpatıp ikizi. Bizim kardeşler nasıl 100 yıl önce Kathrine aşık olmuşlarsa şimdi de Elena 'ya aşık oluyorlar bu yüzden hem düşmanlarıyla hem de içten içe kendi aralarında savaşıyorlar. Elena kızımız iyi kardeş Stefan ile birlikte bu yüzden Damon da kankayız diye takılıyor ama deli gibi aşık Elena'ya.(benim gönlüm Damon dan yana valla) Tabii arada vampir avcısı takılan bir kurucular konseyi, lise arkadaşları,kötü adamlar ve kötü vampirler ile de dizi heyecan dolu akıp gidiyor.         

1. sezonu muhteşem ötesi bir finalle kapattılar.Yeni sezon sanırım Eylül de başlayacakmış. Ama ben herhalde seneye devam ederim izlemeye.Çünkü diziler arasında 1 hafta beklemekten nefret ediyorum. Toplu halde izlemek daha keyifli geliyor bana.Kimbilir belki Damon cığımın hasretine dayanamayıp bu seferlik istisna yapabilirim çünkü şimdiden özledim onu :)

0 yorum:

İzleyiciler